Pazar günü olunca kadın kocasına, “Kendimi öyle kötü hissediyorum ki, öleceğim galiba. Ama ölmeden önce papazın bugün vereceği vaazı dinlemek isterim” dedi.
“Olmaz yavrum, bunu yapma! Şimdi ayağa kalkarsan daha fena olursun. Senin yerine vaaza ben giderim ve papazı iyice dinler, sonra da gelip sana anlatırım” diye cevap verdi adam. “Öyle olsun” diye karşılık verdi kadın inleyerek. “Sen git! Ama iyice kulak ver ve papazın söylediklerini sonra bana anlat!” Çiftçi kiliseye gitti. Papaz tıpkı kadına anlattığı şekilde vaaz verdi. Adam eve döndüğünde “Yaşasın!” diye haykırdı neşeyle. “Yakında iyileşeceksin! Papaz bugün dedi ki, kimin evinde bir hastası varsa, kadın, çoluk çocuk, akraba fark etmez, hasta sahibi Walischland’daki Göckerliberg bentlerine gidip bir metelik karşılığında bir ölçek defne dalı alıp getirirse onun hastası anında iyileşecekmiş. Ben hemen papazdan bir metelik ve bir çuval aldım, az sonra yola çıkacağım ki, sen çabuk iyileşesin!”
Adam gider gitmez karısı yataktan fırladı; az sonra papaz onun yanındaydı.
Bu arada çiftçi, bentlere giderken bir komşusuna rastladı; adam pazarda yumurtalarını satmış, geri dönüyordu.
“Nereye gidiyorsun böyle aceleyle?” diye sordu çiftçiye.
“Karım hastalandı. Papaz bugün dedi ki evinde hasta karısı, çocuğu, kız kardeşi, biraderi ya da başka biri olan Walischland’daki Göckerliberg bentlerine giderek bir metelik karşılığında bir ölçek defne yaprağı alıp getirirse, hasta anında iyileşecekmiş. Ben de papazdan bir metelikle bir çuval alarak buralara geldim.”
“Yapma komşu, sen buna inandın mı? Sana söyleyeyim mi neler olduğunu? Papaz senin karınla gönül eğlendirmek niyetinde. Bu yüzden seni evden uzaklaştırdı” diye açıkladı adam.
“Öyle demek? Bunun doğru olup olmadığını bilmek isterim!”
“Bak ne diyeceğim, benim küfeme atla da seni eve götüreyim! O zaman kendi gözlerinle görürsün!” dedi komşusu.
Ve söylenen yapıldı. Komşusu, çiftçiyi yumurta küfesine bindirerek evine kadar götürdü.
Bu arada çiftçinin karısı avluda hayvan kesmiş, kızartmış, ayrıca lokma hazırlamıştı. Papaz da kemanım getirmişti.
Komşu, evin kapısını çalınca kadın “Kim o?” diye seslendi.
“Bana bu gece için yatacak bir yer verin lütfen, yumurtalarımı pazarda satamadım, onları yine evime götürüyorum. Hepsi çok ağır, dışarıda da hava karardı.”
“Uygunsuz bir zamanda geldin. Ama neyse, madem ki durum böyle gel içeri, sobanın yanma otur” dedi kadın.
Komşu küfeyi sobanın yanındaki sıraya koydu.
Papazla çiftçinin karısı kafayı bulmuşlardı. Bir ara papaz kadına “Çok güzel sesin var, bana bir şarkı söylesene?” dedi.
“Artık söyleyemem, gençken söylüyordum, ama geçti o günler” diye cevap verdi kadın.
“Hadi, hadi, söyle! En azından tek bir şarkı!” diye diretti papaz.
Bunun üzerine kadın söylemeye başladı:
Kocam şimdi bentlerde…
Papaz karşılık verdi:
Bir yıl kalsın ellerde,
Defne dalı bahane.
Bu kez komşu da şarkıya katıldı (sırası gelmişken, bu komşunun adı Hildebrand’dı):
Hildebrarıd bak şuna!
Neler geldi başına?
Bu kez küfedeki çiftçi cevap verdi:
Yetti bu kadar şarkı,
Küfeden çıktım gayrı.
Ve küfeden çıkarak güzel bir dayak attıktan sonra papazı kapı dışarı etti.