Bir gün kedi ormanda tilki efendiyle karşılaştı ve o çok akıllı bir hayvan, görmüş geçirmiş biri diye aklından geçirdi. “Merhaba tilki efendi! Ne var, ne yok? Ne arıyorsunuz buralarda?” diye sordu.
Kibirli tilki kediyi tepeden tırnağa süzdü. Bir süre ne diyeceğini bilemedi. Sonunda “Ulan farfara, zırdeli, açlıktan nefesi kokan fare avcısı! Bana soru sormak senin ne haddine! Zaten elinden ne gelir ki senin! Şimdiye kadar ne öğrendin ki! Ne marifetin var ki senin!” diye azarladı kediyi.
Kedi, “Tek bir marifetim var” diye cevap verdi. “Neymiş o?” diye sordu tilki. “Köpek peşime düşerse ağaca tırmanır, canımı kurtarırım!” diye yanıtladı kedi. “Hepsi bu mu? Bende binlerce marifet var; kurnazlık dersen bende bini bir para! İstersen köpekten kaçmanın yollarını öğreteyim sana!” dedi Tilki.
Tam o sırada dört köpeğiyle birlikte bir avcı çıkageldi.
Kedi hemen bir ağaca tırmanarak en tepesine kadar çıktı; dallarla yapraklar arasında iyice gizlendi.
“Göster marifetini tilki efendi, göster marifetini!” diye bağırdı ağaçtan.
Ama bu arada köpekler tilkiyi yakalamıştı bile.
“Marifetlerin bir işe yaramadı! Benim gibi ağaca tırmana- bilseydin canını kurtarırdın!” diye söylendi kedi.