Wednesday, 13/11/2024 - 19:02
16:43 | 09/07/2019

Adem’le Havva cennetten kovulduktan sonra dünyada verimsiz bir arazide ev yapmak ve geçinmek zorunda kaldılar. Âdem tarlayı sürdü, Havva da iplik çekti. Havva her yıl bir çocuk doğuruyordu ve bu çocuklar çok farklıydı; bazıları güzeldi, bazıları çirkin.

Uzun bir zaman geçtikten sonra Tanrı nasıl geçindiklerini öğrenmek üzere onlara Cebrail’i göndereceğini bildirdi.

Havva Tanrı’nın bu lütfü karşısında çok sevindi, evi iyice temizledi, çiçeklerle süsledi, yerlere hasır döşedi. Sonra çocuklarını yanına çağırdı, amasadece güzel olanları. Onları tepeden tırnağa yıkadı, saçlarını taradı, yeni yıkanmış gömleklerini giydirdi ve onları Cebrail’e karşı saygılı ve terbiyeli davranmaları için uyardı. Kendilerine sorulacak sorulara akıllıca cevap vermelerini istedi. Ancak çirkin çocuklar hiç gözükmeyecekti! Onlardan birini samanlığa, öbürünü tavan arasına, üçüncüsünü buğday ambarına, dördüncüsünü sobaya, beşincisini kilere, akıncısını bir küfeye, yedincisini şarap fıçısının arkasına, sekizincisini eski bir kürkün altına, dokuzuncu ve onuncuyu giysilerin üzerini örten bir çarşafın altına, on bir ve on İkinciyi de ayakkabılık derinin altına sakladı. Tam bu işler bitmişti ki, kapı çalındı.

Âdem kapı aralığından baktı ve gelenin Cebrail olduğunu gördü. Kapıyı açarak onu buyur etti.

Derken güzel çocuklar sıralandı, onun önünde önce eğilip sonra diz çöktüler. Cebrail onları kutsadı, sonra elini ilk çocuğun omzuna koyarak: “Sen kudretli bir kral olacaksın” dedi. Aynı şekilde İkinciye “Sen bir dük,” üçüncüye “Sen bir kont,” dördüncüye “Sen bir şövalye,” beşinciye “Sen bir soylu kişi,” akıncıya “Sen bir burjuva,” yedinciye “Sen bir tüccar” ve sekizinciye “Sen bir bilgin olacaksın” dedi ve hepsini esenlikler diledi.

Havva, Cebrail’in ne kadar lütufkâr olduğunu görünce: “Ben öbür çocukları da getireyim, onlara da inayet eder belki” diye düşündü. Ve hemen gitti, samanlıktan, ambardan, sobadan, ne bileyim nerde saklandılarsa tüm çocukları alıp getirdi. Hepsinin üstü başı dökülüyordu; kimi keldi, kimi kuruma bulanmıştı.

Cebrail onları görünce güldü, hepsine teker teker baktıktan sonra, “Onlara da bir paye vereceğim” dedi. Ve elini ilk çocuğun omzuna koyarak “Sen çiftçi olacaksın,” İkinciye “Sen balıkçı,” üçüncüye “Sen demirci,” dördüncüye “Sen deri tabaklayıcı,” beşinciye “Sen dokumacı,” akıncıya “Sen kunduracı,” yedinciye “Sen terzi,” sekizinciye “Sen çömlekçi,” dokuzuncuya “Sen arabacı,” onuncuya “Sen gemici,” on birinciye “Sen postacı” ve on İkinciye “Sen ömrün boyunca seyis olacaksın” dedi.

Havva bunları duyduktan sonra, “Efendim, haksız lütufta bulundun ama. Onların hepsi benim çocuklarım, hepsine eşit inayette bulunmalıydın” dedi.

Cebrail şöyle cevap verdi: “Havva, sen bunu anlamıyorsun. Senin çocuklarını dünyaya yararlı kılma görevi verildi bana. Onların hepsi dük ya da kont olmuş olsaydı, ekinleri kim kesecek, kim harmanlayacak, buğdayı kim öğütecek ve ekmeği kim yapacak? Kim demir dövecek, kim kumaş dokuyacak, kim duvar örecek, kim toprak kazacak, kim giysi dikecek? Her biri bir iş yapacak yani! Birinin diğerine ihtiyacı olacak hep. Ve hepsi geçimini şöyle veya böyle sağlayacak.”

Bunun üzerine Havva, “Ah, efendim, kusura bakma. Düşünmeden konuştum; çocuklarım konusunda Tanrı nasıl isterse öyle yapsın” dedi.

 



Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *